Kahve Nedir Kahvenin Vücuda Etkileri
COFFEA ARASICA L Rubiaceae
Kahvenin Tıbbi Nitelikleri: Günümüzde kahvenin içindeki çeşitli maddelerin vücudumuzun çeşitli organları üzerinde farklı etkiler yaptığı bilinmektedir. Kahvenin içindeki en önemli madde kafeindir. Onu sırasıyla klorojenik asit ve trigonelin takip eder. Kahvenin içindeki kafein kahve içildikten 15 dk sonra bağırsaklara ulaşır. Kafeinin vücuttaki etkisi 5-7 saat sonra tamamen kaybolur. Kafein her şeyden önce merkezi sinir sistemini etkiler.
Önce algılama yeteneği süratle artar, refleksler güçlenir ve beyin daha iyi çalışır. Uyku dağılır, yorgunluk kaybolur. Kahve uyuşturmaz ve karar verme yeteneğini engellemez. Ancak çok tüketildiğinde düşüncelerin dağılmasına, karışmasına, karar verme yeteneğinin azalmasına, iç huzursuzluğa ve ellerin titremesine neden olur.
Kafein uyku kaçırır. Yaşlılarda ise azalmış olan beyin kanlanmasını artırdığı için uyumalarını kolaylaştırmaktadır.
İçki içtikten sonra özellikle acı kahve içmenin kandaki alkol oranını düşürdüğüne inanmak, içkinin etkisini yok ettiğini düşünmek büyük bir yanılgıdır. Kafein uyarıcı olduğundan içkili insan kendini daha iyi hisseder ve içkinin etkisinin yok olduğunu zanneder. Kahve kandaki alkol oranını kesinlikle etkilemez, sadece kısa bir süre için uykuyu dağıtır ve insanda ayık olduğu hissini uyandırır. Kahve alkolden sonraki mahmurlukta yardımcı olur. Bu durumda kahveye taze limon suyu karıştırılarak içilmelidir. Limonlu kahve genişlemiş, elastikiyetini kaybetmiş olan beyin damarlarının eski durumunu almasını sağlayarak baş ağrısının geçmesini ve ayılmayı sağlar. İçine 1 limon sıkılan acı kahve baş ağrısına iyi gelir. Günde 3 çay fincanı içilebilir
Kahve tansiyonu yükseltmez ve kalp damarları ve akciğer için de tehlike oluşturmaz. Bu nedenle gut hastalığında, şeker ve enfarktüs tehlikesinde kahveyi yasaklamak için bir neden yoktur. Kahve kafein nedeniyle idrar söktürücüdür. Kahve kavrulurken büyük bir bölümü kaybolan klorojenik asit çok hafif zehirlidir. Asit karakteri olan bu madde kafeine göre daha az uyarıcıdır. Midedeki tuz asidinin artmasına neden olduğundan, safranın da artmasına neden olur.
Beyinde otonom ve motor sinir sisteminin düzenli çalışmasını sağlayan dopamin maddesinin azalması Parkinson hastalığına neden olur. Kafeinin beyni Parkinson hastalığına karşı koruduğu ileri sürülmüştür.
Kahve kandaki kolesterol oranını çok hafif yükseltmektedir. Bu oran kahvenin doğru olarak hazırlanmasıyla daha da azaltılabilir. Kahve filtreden geçirildiğinde kolesterolün yükselmesine neden olan yağların büyük bir bölümü filtrede kalır. Kahve astımlı hastalara 3 şekilde yardımcı olur: beynin solunum merkezini uyarır, akciğere kadar tüm bronşları genişletir ve akciğerdeki damarları genişletip gerilimini azaltarak kan akımının artmasını, akciğerin daha fazla oksijen almasını sağlar. İlaçsız olarak astım nöbetine yakalanan hastaya, sakinleştirici olarak 2 kahve fincanı kahve içmesi önerilmektedir. Birçok astım ilacında kafein bulunmaktadır. Hafif solunum zorluklarında bir fincan kahve yardımcı olmaktadır.
Araştırmalar kahve içtikten sonra idrardaki kalsiyum oranının yükseldiğini göstermiştir. Bu nedenle kahvenin kalsiyum hırsızı olduğu ileri sürülmektedir. Belirli bir yaştan sonra kemiklerde kalsiyum azalması görüldüğünden, bazı doktorlar özellikle kadınlara kahve içmemeyi önerir. Ancak araştırmalar kemiklerdeki kalsiyum azalmasının asü nedeninin yanlış beslenme ve hareketsizlik olduğunu göstermektedir. Kahve alışkanlık yapmaz.
Uzun süre kahve içtikten sonra kahveyi aniden, tamamen bırakanlarda bazen çok kısa süreli baş ağrısı görülmektedir. Kahvenin zayıflamaya ve zayıf kalmaya yardım ettiği tespit edilmiştir. Kahve metabolizmayı uyararak vücuttaki yağların erimesine yardım etmektedir. Kahve sütsüz ve şekersiz içildiğinde vücudun kalori harcamasına neden olmaktadır.
Birçok kimse kahvenin sağlıksız bir içecek olduğunu ileri sürmektedir. Ancak yapılan en son araştırmalar kahvenin safra kesesinde taş oluşumunu önlediğini, astım ve alerjide yardımcı olduğunu, konsantrasyon ve yaratıcılığı artırdığını ve parkinson hastalığında destekleyici olduğunu göstermektedir.
Kahvenin İnsan Vücuduna Yan Etkileri: Kafein mideyi, bağırsakları ve safra kesesini etkilemesine rağmen bu organları tahriş etmez. Kahve içildikten kısa bir süre sonra olan mide ağrısı, yanma, ekşime, bulantı, gaz şişkinliği ve kusmaya kahvenin kavrulmasıyla ortaya çıkan tahriş edici maddeler neden olmaktadır. Mide ve bağırsak rahatsızlığı olanlar kahve içmemeli, kahveden vazgeçemiyorlarsa kafeini alınmış ve tahriş edici maddelerden arıtılmış kahveleri tercih etmelidir. Bir kilo kavrulmuş kahvedeki kanserojen benzpiren 0,000000003 g’dır. Bu oran arpa, buğday kahvesi ve siyah çayda daha yüksektir.
Annenin içtiği kahvenin içindeki kafeinin ancak %1'i anne sütüne geçer. Bu oran bebeğin gelişmesine herhangi bir etki yapmaz.
Kahvenin iktidarsızlığa neden olduğu doğru değildir. Sert kahvenin cinsel arzuyu artırdığıyla ilgili bilimsel bir açıklama da yoktur.